Yapıların uzun yıllar boyunca değerini koruması, ancak yapı iyi tasarlanmışsa, iç ve dış etkenlerden doğru biçimde korunmuşsa gerçekleşebilir. Yapıların iç ve dış etkenlerden doğru biçimde korunması, yalıtım ile sağlanabilir. Yalıtım sistemlerinin esas amacı; yapı bileşenleri ve binaların taşıyıcı sistemini yangın, gürültü, su, iklim koşulları (yaz-kış, gece-gündüz), kar, yağmur gibi yağışlar ve benzeri iç ve dış etkenlerden koruyarak, kullanım amacına uygun sağlık ve konfor şartlarının yapı içerisinde hüküm sürmesini sağlamaktır. Bina içerisinde konforlu yaşam koşullarının oluşturulması, insan sağlığı için ne kadar önemli ise, yapının dış etkenlere karşı korunması da, içerisinde yaşadığımız, sağlam ve uzun ömürlü olmasını beklediğimiz yapılar için aynı öneme sahiptir. İzoder olarak böylesine önemli bir konuya dikkat çekmek ve yalıtım konusunda kamuoyunu bilinçlendirmek üzere derlediğimiz bilgileri sizlerle paylaşıyoruz. Unutmayalım ki, yalıtım en kârlı yatırımdır!
BİNALARDA YANGINLARA KARŞI CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİ NASIL SAĞLAYABİLİRİZ?
Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik incelendiğinde, yangınlara karşı gerek pasif gerekse aktif önlemlere yer verildiğini görüyoruz. Pasif ve aktif önlemler, yangın emniyeti açısından, bir bütünün birbirini tamamlayan parçalarıdır diye düşünebiliriz. Yani, binalarda etkin bir yangın emniyeti sağlanabilmesi için, pasif ve aktif önlemler birlikte ele alınarak, tasarım yapılmalıdır. Pasif Önlemler, mimari projelendirme aşamasında tasarlanan ve bir yapının, ömrü boyunca, yangın ve duman yayılımına ve bunların vereceği zarara karşı dirençli olmasını sağlayan yapısal tedbirleridr. Yangın Yalıtımı da pasif bir önlemdir. Aktif Önlemler ise, kısaca, yangın algılama, uyarı ve söndürme gibi yangınla birlikte devreye girmesi planlanan sistemler olarak tarişenebilir.